22 Aralık 2007 Cumartesi

ŞEKER HASTALIĞININ TEDAVİSİ

ŞEKER HASTALIĞININ TEDAVİSİ

Bir yüz yıl önce şeker hastalığına yakalansaydınız, tıp dünyası henüz insülinden haberdar olmadığı için, saydığımız tahribat karşısında pek bir şey yapamayacaktınız. Ama diyabet artık tedavi edilebiliyor. Ağızdan alınan ilaçlar var, insülin var ve nasıl bir yaşam biçimi değişikliğinin hastalığı önleyebileceğini ve iyileştirebileceğini biliyoruz.

Yine de, titiz bir yaklaşımla, tedavinin tüm gereklerinin yerine getirilmesi bile tahribatın sıfırlanmasını sağlayamamaktadır. Ne yazık ki, ağızdan alınan ilaçlar mükemmel değildir. İnsülinle ise, vücudun ihtiyaca göre salgılamasını yeteri mükemmellikle taklit edememekteyiz.

Diyabetin bazı erken belirtileri vardır. Kan şekeri yüksek olan kişilerde yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, sık idrara çıkma. susama, yara ve berelerin uzun zamanda iyileşmesi gibi belirtiler vardır. Eğer ailenizde şeker hastası varsa bu hastalığa yakalanma riskiniz daha fazladır. bu belirtilerle doktorunuza başvurduğunuz taktirde doktorunuz kan şekerinizin de
belirlenmesini isteyecektir.

eğer diyabetliyseniz hayatınızın bundan sonraki döneminde kendinizi çok iyi kontrol altında tutmanız gerekecektir. Diyabetle barışık yaşamanın yolu kendinize dikkat etmekten geçer. Kan şekeri düzeylerinizi ortalama aralıklarda tutarak olabildiğince normal yaşam sürdürmeyi hedeflemelisiniz. Bu hedefe ulaşmanın en iyi yolu diyet uygulamak ve egzersiz yapmaktır.

20 Haziran 2007 Çarşamba

Diabet (Şeker Hastalığı) Önleme Programı

Diabet, diğer adıyla şeker hastalığı, sık görülür ve ciddî sonuçlara yol açar.



Pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanır. İnsülin olmayınca, besinlerle aldığımız şeker ve diğer besin unsurları, ihtiyaç duyan hücrelere giremez. Böylelikle, hücreler şekersizlik çekerken, kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkar. Kanda şekerin çok artması, “zehir” etkisi yaratır ve vücudun tüm hücrelerini tahrip eder.



YAVAŞ AMA KESİN TAHRİBAT
Bu tahribat, çok yavaş ama “kararlı”dır. Yavaşlık, “düzeltme fırsatı” açısından iyidir. Ama kötü yanı, şeker hastalarında şekerin önemli bir zararının olmadığı hissini yaratması ve hastalıkları konusundaki vurdumduymazlıklarını artırmasıdır. Oysa şeker, “azimli bir düşman” gibi, vücudu içten içe, sessizce çürütür. Bu çürüme hem yaşam kalitesini bozar, hem ömrü kısaltır.



Tahribatın etkilemediği organ yok gibidir. Ama en büyük tahribat, damarlarda olur. Erişkinlerdeki görme kaybının başlıca nedeni şekerdir. Ayrıca katarakta ve glokom dediğimiz göz tansiyonuna da yol açar. Böbrek yetmezliği ve üreminin en önemli nedenlerinden biridir. Şeker hastaları, koroner kalp hastalığına ve felce 2-4 kat daha fazla yakalanırlar. Gangren yüzünden ayak-bacak kesilmesine neden olabilir. İsteksizlik, sertleşmeme gibi cinsel işlev bozukluklarıyla karşımıza çıkabilir. Sinir tahribatı yüzünden his kusurları, mide-barsak sorunları gelişir. Pek çok cilt hastalığına çanak tutar.



ŞÜKÜR Kİ, TEDAVİSİ VAR
Bir yüz yıl önce şeker hastalığına yakalansaydınız, tıp dünyası henüz insülinden haberdar olmadığı için, saydığımız tahribat karşısında pek bir şey yapamayacaktınız. Ama diabet artık tedavi edilebiliyor. Ağızdan alınan ilaçlar var, insülin var ve nasıl bir yaşam biçimi değişikliğinin hastalığı önleyebileceğini ve iyileştirebileceğini biliyoruz.

Yine de, titiz bir yaklaşımla, tedavinin tüm gereklerinin yerine getirilmesi bile tahribatın sıfırlanmasını sağlayamamaktadır. Ne yazık ki, ağızdan alınan ilaçlar mükemmel değildir. İnsülinle ise, vücudun ihtiyaca göre salgılamasını yeteri mükemmelikle taklit edememekteyiz.



İyi haber: Şeker önlenebilir bir hastalıktır
Ama, şeker hastalığına “yatkın” biriyseniz ya da “gizli şeker” iniz varsa, hastalığın ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz. Son zamanlarda bu konuda pek çok çalışma yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Bunlardan birinin özetini sitemizde bulabilirsiniz.



Kimler şeker hastalığına daha yatkın?
Belki bunu cevaplamadan önce, şeker hastalığının 2 tipinin olduğunu hatırlatmalıyız. Tip 1 dediğimiz, “genç tipi” şeker hastalığı 10-14 yaş civarında ortaya çıkar. Tip 2 dediğimiz “erişkin tipi” şeker hastalığı ise genellikle 40 yaşın üstünde görülür. Erişkin tipi şeker hastalığı, tüm şeker hastalarının yaklaşık %90’ını oluşturur. Biz, bundan böyle, “şeker hastalığı” derken, aksini belirtmedikçe erişkin tipi şeker hastalığını kastedeceğiz.

Bazı kişiler şeker hastalığına daha yatkın. “Risk faktörü” dediğimiz özellikleri taşıyanlar diabete daha çok yakalanıyorlar:


Bunlardan ilki, ailede ve kan yakınlarımızda şeker hastalarının bulunması.


İkincisi kilo fazlalığı ve şişmanlık. BKİ’niz 25’ten ne kadar fazlaysa, o kadar risk altındasınız. (Dilerseniz, BKİ’nizi sitemizden öğrenebilirsiniz).


Kilo kadar önemli bir başka faktör de, yağın vücutta daha çok nerede toplandığı. Kilo normal bile olsa, bel çevresi 102 cm’i aşan erkekler ve 88 cm’yi aşan kadınlar çok riskliler. Bel çevresi 94 cm’yi aşan erkeklerle, 80 cm’yi aşan kadınlar ise dikkat etmek zorundalar.


Ne kadar hareketsizseniz o kadar risk altındasınız.


Yüksek tansiyonlularda ve kolesterol sorunu olanlarda; gebeliğinde şeker sorunu (gestasyonel diabet) yaşayanlarda şeker hastalığı daha çok görülüyor.


Son risk faktörü de yaş. Yaş arttıkça risk artıyor. Fakat çağımızda şeker hastalığı salgın denilecek oranlarda arttı, bu da hastalığa yakalanma yaşını epey aşağılara çekti.

Bu risk faktörlerinden ne kadar fazlasına sahipseniz, sizin için tehlike o derece büyük. Yukarıda saydıklarımızdan biri, hele birden fazlası sizin için geçerliyse şimdi söyleyeceklerimizi daha bir dikkatle okumalısınız.



Gizli şeker on yıl kadar sürüyor
Şeker hastalığına yatkınlığı olan, yani az önce sıraladığımız risk faktörlerini taşıyanların bazısı şeker hastası olurken bazılarında hastalık çıkmamaktadır. Ama, işin ilginç yanı, hastalığa yakalananlarda hastalık, yıllarca sessiz seyretmektedir. Kişi şeker hastası olduğu halde hiçbir şikâyeti olmamaktadır. Bu sessiz dönem on yıl kadar sürmektedir.

Allahtan, bu sessiz dönemde şeker hastalığını (bundan böyle gizli şeker diyelim) bazı tahlillerle ortaya koymak mümkün.



Bunlardan üç tanesi önemli. İlki ve en kolayı, kan şekerine açken bakmak. (Açlık Kan Şekeri) Sonuç şayet 110-125 arası ise gizli, 126 ve üstü ise açık şeker hastası sayılabilirsiniz.



İkincisi, “şeker yükleme testi” dediğimiz bir testle, tokken kan şekerine bakmak. 2 saatlık bu test sırasında, şekeriniz 140-199 arasında değerlere sahipse gizli, 200 ve üstü ise açık şeker hastalığınız var demektir.



Daha az yaygın bir başka testte, özellikle “insülin direnci”ni erken yakalamak için, açlık insülinine bakılmaktadır. İlk dönemlerde, insülin düzeyi yüksek çıkacaktır.



Gizli şeker hastalığının, açık şeker hastalığı haline geçisini önlemek mümkün
Bu yazının en mutlulukla yazdığım kısmı burası: Gizli şeker hastalığının açık şeker hastalığı haline geçişini önlemek mümkündür. Yukarıda belirttiğimiz gibi konuyla ilgili, tamamlanmış ve yürütülmekte olan pek çok çalışma bulunmaktadır.



Bu çalışmalarda, kilo kontrolü, daha sağlıklı beslenme ve daha hareketlilik yönünde yaşam biçimi değişikliği sayesinde, çalışmaya katılanların beşte üçünde şeker hastalığı önlenebilmiştir. Bazı ilaçlar, yaşam biçimi değişikliği kadar olmasa da, önlemede yarar sağlayabiliyor. Kaldı ki, yaşam biçimi değişikliği ile ilaç desteğini birlikte gerçekleştirmek mümkündür.



dr. pozitif, önleme çabalarınızda yanınızda
İç hastalıkları uzmanı, beslenme uzmanı, egzersiz uzmanı ve klinik psikologdan oluşan drpozitif ekibi,

Şeker hastalığına yatkınlığınızın değerlendirilmesi,

Gizli şekere yönelik testlerin yaptırtılması,

Genel olarak sağlığınızın değerlendirilmesi,

Sağlıklı beslenme rehberliği,

Hareketliliğin artırılması ve egzersiz rehberliği,

Stresle başetme ve sorun çözme yetkinliğinin artırılması çalışmalarıyla şeker hastalığını önleme çabanızda size destek olur.

Yaşama sevinciyle taçlanmış, daha sağlıklı, daha uzun, daha mutlu bir yaşam dileğiyle...
 
eXTReMe Tracker